Bu'del meşrikayn [143]

Kışım doğusu ile yazın doğusu arasındaki uzaklığı kasdediyor. Doğu ile batıyı kasdettigi de söyleniyor. Bu görüş doğruya daha yakındır. Çünkü Arap iki ismi, daha meşhur olanın tesmiyesi (altında) bir araya getirir. [144] Doğu ile batıyı kasdediyor. İki Ömer (Hz. Ebubekir ve Hz. Ömer) ve iki ayda (ay ile güneş) olduğu gibi tağlib ya­pılmıştır. Eğer “Bu'del meşrikayn” nedir, dersen; birbirleri­ne uzaklıklarıdır, derim. Doğrusu: Doğunun batıdan, batı­nın da doğudan uzaklığıdır. Tağlib[145] yaparak iki farklı şeyi tesniye ile bir araya getirince uzaklığı ikisine de izafe edil­miştir. [146] ... Yani doğu ile batı arası. Kışın doğusu ile yazın doğu­sunun arası da denir. [147] ...Doğu ile batı: iki ay (ay ve güneş) denildiği gibi [148] Lafzen, “iki doğu” (meşrikayn) olarak okunan yukarıda­ki ifadeyi birçok müfessir böyle yorumlamaktadır. Bu yo­rum, klasik Arapça'da hiç de az bulunmayan bir deyimsel kullanıma, iki karşıt -veya kavramsal olarak birbiriyle ilin­tili- nesneden/varlıktan birinin ikili formda kullanılmasına dayanmaktadır: Mesela “iki ay”, ay ile güneşi; “iki Basra”, Küfe ile Basra'yı vb. gösterir. [149] ... maşrıkan; tağlib babından olup (maksud) doğu ve ba­tıdır. [150] Görüldüğü gibi söz konusu terkib “iki doğu “dan ziyade ilk dönem ve daha so aki müfessirlerce- “doğu ve batı” şeklinde ele alınmıştır. Tefsir kitaplarının genelinde de bu yargı öne çıkmaktadır. Güneşin, yazın ve kışın farklı yerler­den doğmasından dolayı bu iki farklı doğuş yeri arasındaki uzaklığın kasdedildiği şeklindeki iddia ise, anlaşıldığı kada­rıyla pek rağbet görmemiştir. Kaldı ki birinci iddiayı (doğu-batı) savunan alimler, bunu pratikte var olan geleneksel Arap dil ölçütleriyle de te'kid etmektedirler. Bu gerçek apaçık ortadayken, terkibin Türkçe'ye çeviri­sinde yine de bazı yanlışlıklarla karşılaşıyoruz: Elmalı: ... iki meşrik bu'du (iki doğu arası kadar uzaklık) Çantay: ... Gün doğusu ve gün batısı kadar[151] uzaklık ... D.Î.B., Atay: ... doğu ile batı arasındaki kadar uzaklık ... Bilmen: ... iki maşrıkın uzaklığı ... Yavuz: ... doğu ile batı uzaklığı ... Davudoğlu: ... doğu ile batı arası kadar mesafe ... Ateş: ... İki doğu (doğu ile batı) arası kadar uzaklık ... Bulaç: ... İki doğu (doğu ile batı) uzaklığı ... T.D.V : ... doğu ile batı arası kadar uzaklık ... Y. Öztürk: ... İki doğu arası kadar uzaklık... A. Öztürk: ... doğu ile batı arası kadar uzaklık ... Hizmetli: ...doğuyla batı kadar uzak ... Koçyiğit: ... doğu ile batı uzaklığı (kadar bir uzaklık) ... Varol: ... İki doğunun uzaklığı kadar.... Piriş: ... doğu ve batı kadar uzaklık ... Mütercimlerin çoğunluğu “anlam”ı yakalamışken bazı­ları ise maalesef buradaki anlamı ortaya çıkaran nüansın farkına varamamışlardır. Elmalı, Bilmen, Y. Öztürk ve Varol terkibi görüldüğü şekliyle değerlendirip tercüme etmişler. Bunlardan Bilmen, Y. Öztürk ve Varol hiçbir açıklamada bulunmazlarken, El­malı'nın “iki meşrik bu'du” şeklindeki tercümesine getirilen yorum bizce hatanın devamı niteliğindedir. Hiçbir açıklamada bulunmayan Bilmen, Y. Öztürk ve Varol'un tercümeleri de bu halleriyle anlaşılmaktan uzaktır. Çünkü bu iki doğu -ister yaz ve kış doğuları olsun, is­ter doğu ve batı olsun- açıklanmaya muhtaçtır. Ama bizce en doğrusu; “Doğu ve batı uzaklığı kadar.... “Doğu ile batı arasındaki uzaklık kadar.... şeklindeki tercümelerdir. Örnek: Nihayet bize geldiği vakit, ah keşke benimle senin aran­da doğu ile batı uzaklığı kadar (mesafe) olsaydı, der. "[152]


16.02.2009 tarihinden beri 3426 defa okundu. Son takip: 27.04.2024 - 11:20